KIRSALDAKİ SÖZ VARLIĞIMIZ

KIRSALDAKİ SÖZ VARLIĞIMIZ
 
Mevlüt KAYA
 
            Dil, kültürün kendisidir. Kırsalda derlenmemiş, yazıya geçmemiş pek çok Türkçe sözcük var.
Bunlar asırları geride bırakmış ancak modern çağda nadiren kullanılır hale gelmiş; unutulmaya yüz tutmuş kültür hazinemizdir.
“Oğuzluk için” deyimi bunlardan biriydi ve Giresun kırsalında bunu ilk kez biz derledik. Yaylaya niçin gidilirdi? “-Oğuzluk için!” Daha el değmemiş nice sözcük, deyim ve atasözlerimiz var bu yörede, derlenmeyi kayda alınmayı bekleyen… Örneğin, “selinti” sözcüğü (Dede Korkut’ta da geçer), yöremizde “küçük sel”, “sel artığı”, “selin küçük bir parçası” gibi anlamları karşılamaktadır.
Yapı olarak aynı türden başka sözcükler de mevcut yöremizde:
“Kınantı”: Birini kınadığınızda çocuğunuzun/torununuzun ona benzeyeceğine inanılır ve ilgili kimse uyarılır: “Kınama, senin de başına geçer!” Buradaki “kınama”, “hor görme” ile eşdeğerdir. “Kınantı”, kınamak eyleminden isme dönüşmüştür. Söz konusu inanıştaki gibi, “kınadığımızda başımıza geçene”, “kınantı” denir.
“Gelinti”: Başka yerden gelmiş, buraya yakın zamanda yerleşmiş olan kişi ya da aileler için kullanılmaktadır. Bu etnik bir ifade değildir; coğrafya/yer, yerlilik ile ilgilidir.
“Çöprenti”: Tam anlamıyla “çöp” gibi kirli ve mikroplu olmayan, kötü kokmayan ancak yine de bulunduğu yerden temizlenmesi gereken yabani bitki artıkları, “çalı çırpı”, diken yumağı anlamında kullanılır. Bunlar genelde yakılarak yok edilir ve bunları bir araya biriktirip yakma işlemine “çöprenti yakma” denir. “Çalı çırpı” bu ikilemedeki çırpı anlamsız değildir. Kesilmiş  (=çırpılmış) ağaç dalcıklarına “çırpı=çırpıntı” denilir. Yukarıdaki “diken yumağı” ifadesinin ise yöremizdeki söyleniş şekli “çort, çotur, çötür, çıtır, çıtırlık/çıtıllık”… (Durduk yerde kavga çıkarmaya da “çıtıl çıkarmak” denir, yani dikenle kavga arasında ilişki kurulmuştur).
Yöremizde kullanılan bu sözcük veya ifadelerin “ça,çı,çö,ço” ile başlaması tesadüf olamaz…
Çünkü dahası var:
Çötürge: Yöremizde “kaburga”nın karşılığı.
Çöte: İçi kaburgayı andıran, fındık dallarından örülen ortalama kırk santimetre boyu, yirmi beş santimetre ağız çapı olan, dibe doğru daralarak birleşen sepet… Kısa tanımı “fındık sepeti”.
Bu konu üzerine, yöremiz araştırmacılarından Sayın Şükrü Çoban’la tartışmışlığımız, bilgi alışverişinde bulunmuşluğumuz vardır saatlerce… Sn. Çoban’ın bu konudaki yaklaşımları da oldukça önemli. “Çöte”, “çötürge”, derken konu derinleşiyor…
“Çömen, çardıman, çardak, çadar, çat, çatak” diye gidiyor…
Bunlar arasında ilişki kurmamak zor. Yöremizde kullanılan bu sözcüklerin büyük kısmı Farsçadan dilimize geçmiştir. Ancak şeklen birbirini andıran şeylerin de sözcük kökeninde ortaklık olması ve bunu bizim tespit etmeye çalışmamız, bulmaca gibi keyifli…
“Çömen, çöte, çöten, çötürge, çardıman, çardak, çadar, çat, çatak” fiziki açıdan göz önünde bulundurulduğunda ortaya şöyle bir durum çıkıyor: Bunların hepsi “koni”yi andırıyor, ortak noktaları bu…
Dil uzmanı değiliz, ancak bu sözcükleri derlemek, not etmek ve üzerinde günlerce düşünmek, araştırma yapmak ve sonuçlarını paylaşmak, yazıya dökerek kayda almak gibi bir sorumluluk hissediyoruz. Bu durum ise kültürümüzü her geçen gün daha iyi tanımak, yeniden keşfetmek arzusundan kaynaklandığı gibi, kültürel hazinemiz olan, unutulan eski sözcüklerimizi hatırlatmak, gündelik yaşamda kullanılır kılmaya çalışmak kaygısından doğmaktadır. (Katkılarından ötürü Sn. Şükrü Çoban’a teşekkür ederim. Konuyla ilgili ayrıca bkz. O. Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikâyeleri, İstanbul 1976; Mevlüt Kaya, Bir Çepni Köyü Tarihi ve Kültürü, Samsun 2007).
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.

BU HAFTA OKUNANLAR

ANKET

Türkiye′de salgını önlemek için alınan ek tedbirler yeterli mi?
İmsak00:00
Güneş00:00
Öğle00:00
İkindi00:00
Akşam00:00
Yatsı00:00

GÜNLÜK BURÇLAR

KoçBoğaİkizlerYengeçAslanBaşakTeraziAkrepYayOğlakKovaBalık

SÜPER LİG

TakımOGMBAP

ZİYARETÇİ DEFTERİ

Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz?Ziyaretçi Defteri