YÖREMİZDE VE DEDE KORKUT’TA BAZI SÖZCÜKLER (3)

YÖREMİZDE VE DEDE KORKUT’TA BAZI SÖZCÜKLER (3)
Mevlüt KAYA
 Türk edebiyatının en önemli ürünlerinden biri olan Dede Korkut Hikayeleri (=DKH), Türkçenin bugün halâ yöremiz kırsalında kullanılmakta olan eski sözcüklerini barındırmaktadır. Orhan Şaik Gökyay’ın hazırladığı DKH’den hareketle, geçen haftalardaki yazımızı sürdürüyoruz:
DKH’de geçen ve Anadolu kırsallarında halâ kullanılmakta olan eski Türkçe sözcükleri tespit ederek gündelik dilde kullanılmasını sağlamak gerekir. Bu hem basın yayın aracılığıyla hem de tv-radyo programları aracılığıyla başarılabilir. Böylelikle biraz önce zengin ve köklü bir dil olan Türkçenin önüne “eski” sıfatını koymaktan vazgeçmiş oluruz.
Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügati’t-Türk’ünde, Dede Korkut’ta ve Türkçenin diğer önemli eski eserlerinde geçen ancak bugün kullanılmayan/nadir kullanılan sözcükleri derleyerek bu yönde kalıcı bir kültür politikası geliştirmeliyiz.
Önceki haftalarda aynı başlık altında yayınladığımız iki yazının devamı olarak, DKH’de geçen ve Giresun kırsalında unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri aktarmaya devam ediyoruz:
“Tepserdi: Öfkesinden dudakları kuruyup kabardı.” (s. 39) Giresun yöresinde “kuruyup kabarmak” anlamında “tesbermek” sözcüğü kullanılıyor.
“Yapuk: Beşik örtüsü.” (s. 40, dpn. 158) Yöremizde kullanılan “yapağı” ile muhtemelen kökteştir.
“Karabudak”: Kişi adı. (s. 41). Keşap’ın beldesi olan “Karabulduk” ile arasında bir köken ilişkisi olup olmadığı ayrıca araştırılmalıdır.
“Argış: Kervan.” (s. 68). Yöremizde “argış” sözcüğü ve “argış atmak” deyimi, kırsalda insan veya hayvan gücüyle yük taşımayla ilgilidir.
“Ilkı: At sürüsü.” (s. 71). Yöre kırsalında “yılkı” biçiminde, at için kullanılır. Hızlı giden insan veya hayvan için “yılkı gibi” ifadesi kullanılır.
“Göynüdü: Yandı, kavruldu.” (s. 74).  “Göğnümek” yöremizde meyvenin en olgun halini ifade etmektedir.
“Esrük: Sarhoş.” (s. 125). Yöremizde “yarım akıllı” anlamında kullanılır.
“Çöngülmek: Fersizleşmek” (s. 78). Yöremizde de “güçsüzleşmek” anlamında kullanılır.
“Daz yerde: Çorak yerde, verimsiz yerde, kır yerde.” (s. 79). Yöremiz kırsalında “daz” sözcüğünün DKH’deki anlamıyla kullanıldığı görülmektedir: “Daz dingil: Yarı çıplak ya da çıplak halde olan kişi.” “Dazlak: Tüysüz/saçsız.” “Dımdızlak: Yarı çıplak ya da çıplak hale getirilmiş nesne, yer, arazi (= “Ot kalmamış, bahçe dımdızlak olmuş!”).
“Çavuşlu: Yola çıktığı zaman önünde yol açanı olan.”(s. 81). Bununla Görele’nin Çavuşlu beldesi arasında bir ad-anlam ilişkisi olup olmadığı araştırılmalıdır. Ayrıca DKH’de geçen (s. 81) “Karacuk” adı ile Espiye’nin Karabacuk/Karaovacık yaylası arasında ad-anlam ilişkisi var mıdır, araştırmak gerekir.
“Argap argap: Kıvrım kıvrım.” (s. 88). Yöremizde, dokuma tezgâhlarında kullanılan, enine atılmış ipleri kıvrımlar halinde sıkıştırmaya yarayan araca “argaç” denir. “Argap argap” ikilemesi ile “argaç” sözcüğü arasında bir ilişki söz konusudur…
(Kaynaklar: Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut Hikâyeleri, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1976; Mevlüt Kaya, Bir Çepni Köyü Tarihi ve Kültürü, Yüksel Ofset, Samsun 2007). –Devam edecek…
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.

BU HAFTA OKUNANLAR

ANKET

Türkiye′de salgını önlemek için alınan ek tedbirler yeterli mi?
İmsak00:00
Güneş00:00
Öğle00:00
İkindi00:00
Akşam00:00
Yatsı00:00

GÜNLÜK BURÇLAR

KoçBoğaİkizlerYengeçAslanBaşakTeraziAkrepYayOğlakKovaBalık

SÜPER LİG

TakımOGMBAP

ZİYARETÇİ DEFTERİ

Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz?Ziyaretçi Defteri